En baştan çıkarıcı olan; en doğal halinizdir. İçinizden
gelenleri yaptığınız anda yaydığınız enerji en çekici halinizi ortaya koyar.
Zorlamalar ve fazla çaba çoğu kez büyüyü bozar. Bağımsızlığına düşkün kişileri toplum
hep zincirlere vurmak, onları durdurmak ister. Aslında onlar imrenilenlerdir,
çoğu kişi bununla yüzleşmek istemez.
Aşk, isteseniz de istemeseniz de bir savaştır. Her zaman,
uğrunda mücadele verilen değerlidir. Kolay ve basit olan değil. Aşık etmek,
baştan çıkarmak bir süreçtir. Bunun bir süreç ve sürecin içinde de bir savaş
olduğunu unutursanız ve fazla hızlı ya da kolay olursanız, geçmiş olsun. Savaş
ve savaşmak insana gizliden gizliye haz verir. O nedenle, savaşmak yerine
teslim olursanız karşı taraf ilgisini yitirir. Sürüklenme gerçekleşmez. Birçok aşklar
görürüz etrafta, deriz ki "ya adam pek de O'nu sevmiyor gerçekte, belli,
neden O'nunla hala..." çünkü insanlar elde ettiklerinin değil
edemediklerinin peşinde koşar! Birşey tamamlanınca ona olan ilgi biter, aşkta hep
ama hep birşeyler eksik kalmalıdır...
Bir an için ağızdan kaçan bir söz, beklenmedik bir U dönüş,
ara ara tepkisizlik, şaşırtma, iptaller aşka devinim katar, heyecan katar.
Kimse kolayca sahip olacağı birine aşık olmaz ama O'na yasak olan ya da ulaşılmaz
olan biri hep daha çekicidir ve O'nun üstüne hayal bile kurmak daha
enteresandır. Çoğu kişi ya arkamdan gelmezse der ve kaybetme korkusu enerjisi
yayar en olmadık yerde açılır ya da teslim olur. O ilişki orda biter aslında.
Tabi ki teslim olacağınız zaman da gelecek ama hemen değil. O sizin peşinizden
gelmek istiyor, bırakın yapsın. Tatmin olmalarını geciktirin ama hiç
olmayacakmış gibi de yapmayın. Tabi ki tüm bunlar bir oyun edası ile
gelişmeleli, "dozaj" ve "doğallık" herşeydir...
Birine istediğini verdiğiniz an tüm gücünüz biter, güç O'na
geçer. Bunu iyice idrak edin. Mesafe gizemdir. Bunu iyi koruyun. Çok açık
olmayın, hayır demeyin ama aşırı da bağlanmayın. Açıkça peşinden koştuğunuz
kişi kaçar. Bu nettir. Başta iyi gelecek zannı ile yapılan aşırı ilgi, kesin
olarak sonra rahatsız eder. Ara sıra geri çekilin.
Mesafe, duyguları yüceltir. O öfkelenirse, size karşı
dirençsiz olacaktır. Bu durum O'nu size çeker. İlgi gösterin, ilgi çekin ama
hemen ardından geri çekilmeyi de bilin. Bir sonraki adımınızı bilirse sizi
çözerse, baştan çıkmaz. Tarihteki çoğu ünlü baştan çıkarıcıya baktığımız zaman
"sıcak-soğuk" etkisini çok iyi uyguladıklarını görürüz. Bir an çok
ateşli, ardından gelen bir geri çekilme. Hiçbir aşk sürekli aynı yoğunlukla ve
hep yukarı çıkarak yaşanmaz. Zaten olaya erkekler cephesinden baktığımız zaman,
özgüvensiz erkekleri kastetmiyorum, soğuk kadınlara ya da gizemli kadınlara
değişik bir ilgileri olduğunu görürüz. Karmaşa kafa karıştırır, kafası karışan
düşünür, sizi düşündükçe size aşık olur... Kıskandığınızı hele hele başta
açıkça göstermenizin ne kadar ölümcül bir hata olduğunu burada yazmama gerek yok
aslında değil mi?.. Kıskançlık yaratmak ne ala, başta kıskanmak ise çok büyük
hata...
O'nunla birlikteyken, kendinizden değil, O'ndan bahsedebilir
misiniz? O'nu çözebilir misiniz? Herşeyi anlatın demiyorum ama bu O'nun hoşuna
gidecektir. Bunu yapın. İlgi O'nda olsun, O'nun kendini ilişkinin odağında gibi
hissetmesini sağlayın. Tabi ki dizginler sizde aslında... Dinlemeyi bilin,
O'nun tüm detaylarını ezberleyin. Mimik ve jestleri çok ipuçları verecek.
Deşifre olan O olsun, siz değil... O'na özel hissettirirseniz, sizden
vazgeçmez.
Karşınıza çıkan engeller soğukkanlılığınızı sarsmamalı.
Hatta siz o kadar tek ve benzersiz olmalısınız ki düşmanınız bile olamamalı
etrafta. Şikayet etmek veya bir yetersizliği vurgulamak baştan çıkarma
sürecinde hiç doğru olmaz. Ayrıca çok yönlü de olmanız gerekir. Bu sizi
karizmatik yapar. Sizi kimse tam olarak çözememeli. Tam çözmeye başladığı anda,
yeni bir sır yaratın. Bu içsel bir kaçış gibidir. Bazı isanlar çok konuşsa da
karşı tarafı etkilemek için, anlattıkları O'nun gerçek iç dünyasının pek
azıdır. Bu sizi gizemli yapar, gizem herşeydir...
Kendinizi asla çok fazla açıklamayın. O sizi merak etsin,
inanın O bunu istiyor. Her istediğini alırsa, peşinizden gelmez. Merak; bizim
Cennet'ten düşme nedenimiz, merak insanlığın en büyük zaafı ve silahıdır. Bunu
iyi kullanın, hep merak etsin, yanlış bile anlasa bazı şeyleri, istifinizi
bozmayın. Özgüven, bir amaca sahip olma, idealler, kendini sevme, olağandışı
ilgi alanları sizi korkunç çekici gösterir. Siz kişilere tek tek yakın değil de
hep onlardan kısmen uzak gibi olmalısınız. Çünkü siz çok farklı kalmalısınız.
Bu sizi özel yapar.
Kendi hayatınızın 'star'ı sizsiniz. Kendinize inanın, rahat
ve cesur olun. Sizde herkesin beğendiği ama böyle tam da ifade edilemeyen
birşeyler olsun... O'nunla ilgili O'nun bile keşfedemediği birşeyi bulup
çıkarıp O'na sunarsanız sizin peşinizden gelecektir. Bu bir mucize gibidir,
büyüler ve sürükler. O, bu vesile ile O'na değer verdiğinizi düşünür ve
duygusallaşır. Bu durum, aranızda kopmaz bir bağ kurmak adına güçlü bir
adımdır.
Biraz mistik de görünmek gerekir veya öyle hissettirmek...
Gece kulüplerinde fazla konuşanlar, gereksiz çaba gösterenler, abartılı bir
şekilde dans edenler baştan çıkarma sınıfının en en en kötü öğrencileridir!
Direkt istek belirtme ve ısrar... Bunlar sizi bitirir, sakın denemeyin. Bir
tarzınız olsun, bir yolunuz olsun, insanların hayran olduğu biri olun. Çoğu
kişi kolayca deşifre edilebilecek sığ kişiliklere sahipken, sizi özel yapan
birşeyler olmalı. O, sizi bu yüzden isteyecek... Herkes korkakça rutin yaşamına
devam ederken, siz cesur bir adım atmışsanız, bu hayatta işte bu sizi seksi
yapar. Seksilik; silikon, estetik ameliyat ya da marka giymenin bir sonucu
değildir. Dünyada en seksi 3 şey; "kendin olmak", "kendini
gerçekten sevmek", "kimsede olmayan birşeylere sahip olmaktır".
Gerçekçilik ve mantık... Dünyayı sıkıcı yapan iki kavram.
Tamam yaşamak için bunlar gerekir, peki insanlar bunlara mı aşık olur, bunların
mı ardından gider? Hayır... Garip geliyor başta ama "insan" yanılsama
ve hayal ister. Hepimiz bize palavra sıkan birilerine bir zamanlar aşık olmuşuzdur.
Çünkü belki de o yalanlara, yalan olduğunu bilsek de o an ihtiyacımız vardı, yani
bir şekilde baştan çıkmıştık. Sizin varlığınız da tamamiyle gerçeği yansıtacak
diye birşey yok. Biraz flu olun, herşey net olmasın. Biraz uzak, biraz farklı,
biraz belirsiz, arada görünen ama göründüğü zaman da kafa karıştırıp giden.
Tehlikeleri göze almak... Korkusuzluk... Anı yakalamak...
İma ederek ateşi yakmak... Bunları iyice özümseyin; ihtiyacınız olacak. Biraz
kahraman edası şart, risk alarak küçük dağları siz yaratın. Fakat bu asla
snobluk olmamalı. Siz gerçektekarşı taraf için çaba sarfeden birisiniz...
Birini baştan çıkarmak istediğiniz zaman O'na hayal gücünü
kullanması için sonsuz bir fırsat vermelisiniz. Bırakın O sizi hayal etsin,
hayal dünyasında sizi fantastik bir varlık haline getirsin. Olduğunuzdan
fazlasını O size yükleyecektir, evet bu anlamda bu siz değilsiniz, sizden
fazlası oldu durum ama unutmayın: aşk ve baştan çıkarma
"yanılsamaları" sever. Hangimiz aşık olup da birilerini abartarak
sevmedik ki bugüne kadar? Ve aşkın etkisi geçince, O bize "sıradan"
gelmedi mi?.. Karşınızdaki, günlük yaşamı, sıkıntıları, rutini değil aşkın
büyüsünü istiyor sizden. Bunu O'na verin. Siz araya bir boşluk veya belirsizlik
koydukça, O meraklanıp sizinle ilgili kafa yorup duruma kendince anlamlar
yükleyecektir. Bu aşkı körükler.
Mutlaka kendiniz gibi olun. İşin içine sahtekarlık katmayın.
Bir tarzınız olsun; kendiniz olmak ve daha fazlasını yapmaya gerek bile
duymamak, ekstra çabaya sığınmamak, sizi çok güçlü ve özel yapar. Dünyada en
çok ve en gerçek anlamda kendine güvenen kişi: sadece kendi olabilendir... Bunu
görsün, anlasın ve şaşırsın! Baştan çıkarma sürecinde gerçek ve gerçek olmayan
birbiri ile adeta dans eder... Bu durum, işin içine romans, çekim gücü, fantazi
ve sürüklenme katar. Bu birleşimi çok iyi gözlemliyor olmanız gerekir. Bir
yakın bir uzak, bir varmış bir yokmuş gibi... Çok da fazla uzaklaşmadan, soğuk
değil ama gizemlisiniz, sakın bunu unutmayın... Arada kendinize dair minik bir
sırrı açıklayın ama hemen ardından geri çekilin. Bir anı ve detayı paylaşın, iç
dünyanıza O minik bir adım atsın ama gerisini merak etmeye devam etmeli...
Bir ilişkide karşı tarafa sürekli birşeyler vadetmek,
sürekli verici davranmak, O'nu sürekli birşeylerden kurtarmak, O'nu fazlaca
elde etme işaretidir. O, emin olun bunu sevmez ve ego'lu bulur. O bir eşya
değil, O'nu satın almıyorsunuz veya size mecbur bırakmıyorsunuz. Siz, O'nu
etkileyip köşeye çekiliyorsunuz, O size geliyor, kapılarak, tutku ile ve
aşkla... Bunu başarırsanız işte o zaman baştan çıkardınız demektir. Bu iş zorla
olmaz. O'nun içinde o ateşi yakabilirseniz olur...
Cesaret günümüzün en çok takdir edilen ve kıskanılan
kavramlarındandır. Çok fazla konuşmayın. Bencil ve iticiler hep kendini anlatır
veya çok fazla konuşarak sıkar... Bunlardan olmayın sakın. Siz o kadar
özelsiniz ki O sizi keşfetmek için can atıyor! Sürekli her an deşifre olmanın
hiçbir anlamı yok. Sızlanmayın... Şikayet etmeyin... Sürekli dert yanmayın...
Çoğu kişi, bunları yaptığı zaman, karşı tarafa samimi görüneceğini zanneder.
Herkes mutlu kişileri etrafında görmek ister. Derin paylaşımlar ve her türlü
sırrın açığa çıkması ancak baştan çıkarma süreci sonrası ilişki moduna
geçilince olur, acele yok.
Şaşırtın! O, siz O'nu her şaşırttığınızda size daha çok
kapılacak. Buna inanın. Çok fazla kurgu havası olmasın bu şaşırtmalarda, doğallığı
kaybetmeyin. Rutin ilişkilerde ayrılıklar hızlanır. Merak ve kaybetme korkusu
sizin silahlarınız bu süreçte... Tüm bunların
yanında size ısınmalı ve güvenmeli. O'nun tüm dünyası
olmalısınız. Size gereksinim duymalı, sizin kendi içindeki boşluğu dolduracak kişi
olduğunuzu düşünmeli. Siz O'nu tamamlayacaksınız. Gönderdiğiniz karmaşık ve
kafa karıştıran sinyaller ile O'nu şaşırtırken, imalarınızı güçlü tutun.
Kışkırtıcı bir hava yaratın. Sizin aşkınız dünyadaki herşeye meydan okur havada
olmalı.
Peki siz O'nun size dair geldiği noktayı nereden
anlayacaksınız? Bilinçli ve kontrollü yanıt ve tepkilerinden çok ani
gelişenlere prim verin. Anlık ve aniden gelişen tepkiler O'nun gerçek hislerini
anlatır. Olağandışı sözleri ve mimikleri daha çok O'nun iç dünyasını anlatır.
Siz O'nun sahip olmak isteyip de olamadığı bir şeye sahip misiniz? Cevap evet
ise, bu durum çok işe yarar. Cesaret, özgürlük, çekicilik, zeka gibi... O'nun
istediği ama O'nda olmayan birşey sizde varmı? Varsa, size hayran olabilir. Bu
durum O'nu size çeker.
Dolaylı anlatım çok önemlidir. Unutmayın; baştan çıkarma
aynı zamanda bir kafa karıştırma işidir. Önce çevresinde dolanıyoruz, pat diye
aşık olduk demiyoruz. Aşk tesadüfleri sever; O'nu şaşırtacak birkaç
"tesadüf" geliştirmelisiniz. Kader, insanlık için en ilginç
bilmecedir. Sizin karşı taraf ile baştan çıkarma sürecinizde mutlaka
"kadersel" öğeler olmalı. Tesadüfen denk gelmeler, karşılaşmalar,
eskiye dair kesişmeler, konuştukça ortaya çıkan ortak noktalar... Eğer sizin
O'nun kaderinde bir yeriniz olduğunu düşünürse, bu durum aşkı tetikler. Eğer bu
aşkı "kader" istediyse, O'nun istememesi imkansız, değil mi?..
Çoğu kişi aşkta "açık ve direkt olmazsam
kaybederim" diye düşünür ve korkak hareket eder. Aşık olma bir süreçtir.
Açık olan, bir anda takdir görse bile bu durum uzun sürmez... Uzun vadede,
sürüklemeyi gerçekleştirmek için belirsizlik önemlidir. Başta sizi hemen çok
iyi tanımamalı ve çözememeli, size dair bazı şeyleri "zannetmeli".
Sizi fantazilerinin içine sokmalı, düşsel bir
hava yaratmalı akışın içinde. O zaman siz O'nun gözünde
"büyürsünüz". İlk giriş, ilk adım, ilk görüşme unutulmazdır. Burada yaşanacakları
kodlayacaktır. Buralara dikkat edin. Aşırı dikkat çekmek için en başta çaba
sarfetmek sizi özgüvensiz ve yapay gösterir. Ama O'nun sizi keşfetmesini
sağlamak mükemmel bir giriş olur. Hatta işin içine spontane öğeler girerse
müthiş olur.
Bir şöhretiniz var mı? Tanınıyor musunuz? Çevreniz sizin
hakkınızda konuşuyor mu? Sizi sık sık görmesindense başta size dair
konuşulanları duyması, bilmesi sizi daha efsanevi hale sokar. Herkes, herkesin
ilgi duyduğuna ilgi duyar. Çoğu kişinin bilinçaltında başkalarının istediği ya
da beğendiğine sahip olma arzusu yatar. Bu bir hırstır; en olgun ve mütevazi
kişiler bile kimsenin elde edemediği birini baştan çıkarabilince bununla gurur
duyar. Bu müthiş bir zevktir... Eğer sizin uğrunuza bir rekabet söz konusu ise,
bu baştan çıkarma sürecini kamçılar. Uğruna herkesin mücadele ettiği birisi
iseniz, sizi özel ve bu kadar arzu nesnesi yapan nedir? İşte bunu merak edip
arkanızdan gelecektir...
Baştan çıkarmanız için, karşı tarafın yaşamında birşeylerin
kötü gitmesi, yanlış olması, eksik kalması, tatminsizlik gibi durumlar çok işe
yarar. O'nda bir yetersizlik söz konusu ise, o aralığı iyi kullanıp o boşluğu
siz doldurabilirsiniz. Siz O'nun dertlerinin dermanı iseniz, size karşı koymaz.
Depresyonda ya da hayatından memnun olmayan kişiler, daha kolay aşık olur.
Arayış ve tatminsizlik onları aşka iter. Gündelik yaşamını sıkıcı bulanlar, aşk
sarhoşu olup fantastik bir boyuta geçme deneyimini eşsiz bulurlar. O'na
yaşamındaki boşlukları net şekilde gösterin, sizin bu boşlukları çok iyi doldurabileceğinizi
de ima etmeyi unutmayın... Siz uzaktan gelen gizemli bir yabancısınız, O'nun
yaşamına o beklenen sihirli dokunuşu yapacak olan... Bu O'nu baştan çıkarır.
Amaç ve niyet başta apaçık belli olursa, kaçabilir,
direnebilir, korkabilir. İma etme ve adım adım verilecek telkinler, O'nu bir
dantel gibi işleyecektir... Sıradanken ortam ani bir çıkış yakalayın, az
konuşurken birden önemli birşey söyleyin, beklemediği bir anda kışkırtın
O'nu... Dans eder gibi adım adım...
Çok profesyonel ve kusursuz yapılırsa mükemmel sonuç
verebilecek bir "baştan çıkarma ustalığı": asıl O sizi baştan
çıkarmış gibi davranabilmek... Bunu sağlamak herkesin yapabileceği birşey
değildir. Fakat çok etkili bir tarzdır. Teslim olmuş gibi görünerek, karşı
tarafın gevşemesini sağlayın. Fakat gerçekte, ağa takılan O olur. Bunu boks
karşılaşmalarında taktik olarak çok uygularlar fakat doğal bir hava içinde
yapmazsanız, yapay olursa, sistem çöker. Dikkatli olun...
Karşı tarafı çözerken şunu iyi anlayın, unuttuğu bir ideali
var mı, gerçekleştiremediği bi hayali var mı, kendine güvenemediği için
yapamadığı bir şey... Bunu bulup O'na sunarsanız O baştan çıkar. O'nun en
başta, eğer size doğru sürüklenirse neler yaşayabileceğini, nasıl bir zevk
yolculuğuna çıkabileceğini anlamasını sağlayın. Turun
özetini kısaca verin, detaylara girmeyin merak etsin. Söz
verip biraz zamanı geciktirmek güzeldir. Yalan söyleyin demiyorum asla fakat
herşey beklendiği gibi gelişirse, iş rutine biner. Neler yaşayabileceğini
bilsin ama herşeyi hemen yaşamasın... Size eski aşklarını anlatırsa, oralardan
çok geçerli ipuçları yakalarsınız. Neden bitmiş, nelerden rahatsız olmuş,
gerçek beklentileri neler... Bunları iyi analiz edin. Kuşku duysun, bu tip
anlarda kaybetme korkunuz olmasın. Önce buna sinirlense de peşinizden
gelecektir. Çikolatadan bir parça ısırsın, tadını alsın, hepsini yerse bir daha
gelmez ama, bunu iyi anlayın...
Ara sıra sizden 'beklenmeyecek' hareketlerle
"kuşku-merak-şaşırma" üçgenini destekleyin. Kuşku ve merak, sizi
O'nun gözünde gerçekte olduğunuzdan daha yüksek yerlere taşır. Çünkü O size bu
süreçte anlam katmaya devam edecektir. O'nu hiç beklemediği bir yere götürün...
Hiç bilmediği bir restoranda yemek yesin, yeni birşey keşfetsin, buna
bayılacaktır... Şehir merkezlerine uzak oteller neden hem gerçek hayatta hem de
filmlerde, baştan çıkarmanın en büyük ikonlarındandır? Çünkü kaçışı temsil
eder. Kaçış ve rutinden uzaklaşma, baştan çıkarmak için şarttır. Sizi tam
olarak çözmemeli, merak ettikçe daha çok peşinizden gelir, o sırada farkında
olmadan tüm aklı size kayar. Bir daha da bu yoldan zor döner...
Baştan çıkarma sürecinizi ani sürprizler ile perçinleyin.
Şaşırsın, savunmasız kalsın. Bazı şeyler aniden ve birdenbire gelişsin.
Beklenmedik olsun... İnsanlar aşkı gerçekte aniden
kapılarını çalan, beklenmedik bir sürpriz olarak görür. Güven vermek adına başta
çok hızlı açılırsanız, çok kısa süre için takdir toplayıp ardından sıkıcı
olursunuz. Başta çabuk deşifre olursanız, bu işin zevki nerede, çaba nerede?
Baştan çıkarma bir süreçtir, hemen olmaz. Bazen sözlerinizi bile belirsiz
tutun, O anlam yüklesin yani "sansın" sonra da "doğru mu sandım
acaba" diyerek sürüklenir sürüklenir sürüklenir... O'nu övün, beğenin, iyi
hissetsin. Gevşerse size karşı direnmez. Bir uzak bir yakın, karmaşık ve
cezbedici, merak uyandıran, arada yakınlığı ile heyecan veren ama bazen de
uzaklaşan: olmanız gereken bu. Özel biri, asla kendini sürekli anlatmaz. Çok da
fazla sürekli yaşamın gerçeklerini dilinize dolamayın, kimse bunları istemez.
Hayaller daha eğlencelidir. Değişik konular açın.
Toplum hepimize roller yükler. Bu rollere bürününce
sıyrılmak ve gerçekten içimizden gelenleri yapmak zorlaşır. O, boyun eğerek
istemediği bir yaşamı sürüyorsa, siz O'nun kahramanı olarak O'na çıkış için bir
ışık gösterebilirsiniz. Siz nereye gittiğinizi veya O'nu nereye götürdüğünüzü
iyi biliyorsanız, ardınızdan gelir... Aşırı övünmeyin, kendinize asla acımayın.
"Hangi yaşa geri dönmek istersin" diye sorulduğunda hemen herkes
çocukluk dönemine dönmek isteyeceğini söyler. Siz de O'nun tekrar çocukluk
dönemindeki saf, meraklı, heyecanlı, istekli, mutlu anlarına döndürün... Bu
arada kendinizden (gerçek anlamda) memnun olmalısınız, siz kendinize taparsanız
başkaları da size tapabilir. Fakat bu noktada gerçekten tapılacak niteliklere
sahip olup olmadığınızı da sorgulayın. Bu nokta kritiktir, yapay veya komik
olmamakta fayda var.
TUĞÇE IŞINSU ile BİREYSEL
"TAROT, GEÇMİŞ YAŞAM ŞİFASI-REGRESYON, MELEK TERAPİSİ,
KİŞİYE ÖZEL AŞK-PARA TILSIMI" SEANS RANDEVULARI için mesaj atabilirsiniz: facebook.com/tugce.isinsu, facebook.com/tugceisinsuOFFICIAL